İstanbul’da aşk festivali
4 mins read

İstanbul’da aşk festivali

İstanbul Festivali’nde Türk hayranlarınızla bir araya geldiniz. Konserle ilgili neler söylemek istersiniz?

– Çok güzeldi. Evden bu kadar uzakta bir yere gelip bu tür bir sevgi görmek her zaman inanılmaz geliyor bana. Bu beni çok onurlandırıyor ve gerçekten ilham veriyor. Türkiye’nin çok güzel bir yer olduğunu düşünüyorum. Buraya gelmeyi her zaman çok seviyorum.

Daha önce de gelmiştiniz. Türkiye dendiğinde aklınıza ne geliyor?

– Güzel plajlar geliyor aklıma. Harika kahvaltılar, güzel insanlar. Bir de Türkiye’deki harika müzik geliyor.

Kahvaltı demişken; Türkiye’de en sevdiğiniz yemeği sorsam?

– Adının ne olduğunu bilmiyorum ama birçok farklı baharatın kullanıldığı bir ezme var. Farklı baharatlar, farklı soslar… Küçük değişik ikramları denemeyi seviyorum. Türkiye’de bunlardan çok fazla var. Bir de çok fazla et var. Amerika’da sadece yumurta ve pancake alırsınız, o kadar. Ama burada çok fazla ikram var.

KAPADOKYA’YI MERAK EDİYORUM

Türkiye’de en merak ettiğiniz yer neresi?

– Balonların olduğu o yeri ziyaret etmek istedim; yani Kapadokya’yı. Ama oraya gitmek için uçağa binmem gerektiğini öğrendim.

Evet, İstanbul’dan biraz uzakta.

– Evet, çok uzakmış. Öyle söylediler. Bir gün orayı da görmek isterim.

Türkiye’de geniş bir dinleyici kitleniz var. Türk hayranlarınız hakkında neler söylemek istersiniz?

– İstanbul Festivali’nde büyük bir parti yaptık. Unutulmaz bir gece oldu. Tam bir aşk festivali diyebilirim.

HAYATTAKİ AMACIM DİĞERLERİNDEN ÖNDE OLMAK

Müziğinizin büyük bir etki yarattığını söyleyebiliriz. Bu size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?

– Aslında bence sorumluluk, sizin nasıl baktığınıza bağlı. Benim için sorumluluğun, aynı yoğunluk seviyesinde devam etmek olduğunu hissediyorum.Bence çoğu insan belli bir noktaya ulaştığında yavaşlamaya başlıyor, ayağını gazdan çekiyor. Bense pedala daha da fazla basıyorum. Bana göre benim sorumluluğum bu. Hep üzerine koyarak, daha fazlasını yapmaya gayret ediyorum.

Dünya çapında başarılar elde etmiş bir sanatçısınız. Siz böyle bir marka olabilmeyi hangi yönünüzle başardığınızı düşünüyorsunuz?

– Sanırım en çok pazılarımla! Pazılarım için çok çalışıyorum. İkinci olarak da karın kaslarım olmasına dikkat ediyorum. Etrafımdaki herkesten daha güçlü olduğuma emin oluyorum. Yani etrafımda gördüğünüz bu minik adamların ikinci olduğuna dikkat etmem lazım ki etrafımdaki kimse hiçbir konuda birinci sırada olmasın. Hayattaki amacım bu, diğerlerinden önde olmak!

EMEKSİZ YEMEK OLMAZ

◊ Bir röportajınızda kendinize karşı çok acımasız olduğunuzu söylemişsiniz. Kendinize yaptığınız en acımasızca şey neydi?

– Kasımı zorladım. Basketbol oynuyordum, bacak kasımı çok zorladım. Ertesi gün bir gösterim vardı ama seyircinin kendimi incittiğimi bilmesini istemedim. Bu yüzden canım çok yandığı halde tüm hareketleri ve her şeyi yaptım. Emeksiz yemek olmaz.

OĞLUMA ASLA “OTUR, SESSİZ OL” DEMEM

◊ Oğlunuza olan sevginizi her fırsatta dile getiriyorsunuz. Nasıl bir ilişkiniz var onunla?

– Beni asla “Onu fırlatma!”, “Otur!”, “Sessiz ol!” derken göremezsiniz. O yanımı asla görmezsiniz. O 3 yaşında ve tahmin edersiniz ki çevresindeki her şey ilgisini çekiyor. Bence asıl mesele, onun kendini tehlikeye atmamasını sağlamak. Küçük erkek çocukları neden her şeyden atlamak zorunda hissediyor? (Gülüyor) Yani asıl olay, onun hayatta kalmasını sağlamaya çalışmak…

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir